Kalandar gecesi
eğlenceleri Ocak 13 – Araklık 24 tarihleri arasında gerçekleşir. Kalander aslında
yöremiz halkı için yılın bir ayını temsil eder ve yöremizin yaşlı insanları
tarafından halen kullanılmaktadır. Bu ayda yöre gençleri bazı eğlenceler ve
oyunlar düzenlerler; ayrıca ay kendi içerisinde bazı efsaneleri de
barındırmaktadır. Bu ay içinde gerçekleşen oyunlar genelde hareketli içerikli folklorik oyunlardır ve kışın en soğuk ayı ile bağlantılıdır. Oyunlar
genellikle hareket halindedir, yöresel oyunlar oynanarak ev ev dolaşılıp
yiyecek içecek erzaklar toplanılır. Kapılara gelindiğinde;
’’ Kalander gecesi
devlet bacası,
Tasımı dolduran cennet hocası,
Doldurmayan cehennem hocası,
Üstünde erkeği, altında dişisi.“ gibi
tekerlemelerle ev ahalisinden istekte bulunulur.
Kalandar ayı kendisiyle
birlikte bazı inanışları getirir, bunlardan birisi bu ay girdiğinde eve ilk
giren bireyin ya da ailenin karakterine göre yılın şekilleneceğine inanılır.
Bunun için genellikle köyün ya da mahallenin iyi huylu çocukları evlere ilk
sokulan kişiler olunur ve bu kişilere hediyeler verilir. Bununla birlikte bazı
yerlerde uğurlu olduğuna inanılan hayvanların sağ ayakları ile eve girmeleri
sağlanır. Baktığımızda gelenekler tek bir millete özgü gelenekler
barındırmamakla birlikte beldeler arasında kutlamalar farklılık gösterebilir.
Pontus kültürünün yaygın olduğu Maçka yöresinde Rum kültür ögeleri de bu
gecelere dahil edilir. Özellikle bu gecelerde oynanan seyirlik oyunlar
Momoyer/Karakoncilo Rum tek sahnelik oyunlarıdır.
Ayrıca bu ayda ortaya
çıktığına inanılan ve büyüklerimiz tarafından görülen Yaban Adamı mitimiz
vardır. Şekil olarak uzun boylu, kıllı bir surat, geniş bir cüsseye sahip,
ormanda hayvanlar tarafından büyütülmüş aslında insan olan bir canlıdır. Bazı
evlere ve kişilere musallat olan ve kendisinden kurtulmak için belli ayinlere
kullanılan bu canlı vahşi bir yaşama sahiptir. Bu duruma en yakından tanıklık
etmiş olanlardan biri büyük annemdir. Gençliğinde odun taşımaya gittiklerinde
akşam vakti girince fındıklık yamaçlarında görünüp büyük annemi korkuturmuş,
normal bir insanın atamayacağı mesafeye büyük taşlar atar eve yaklaşana kadar
takip edermiş. Geceleri gelip ahır kapılarının zincirini sabaha kadar
aralıklarla sallar ev ahalisini korkuturmuş. Bir süre sonra babaannemin amcası
belli yerlerden bilgi alarak bu durumdan kurtulmak için, evin içinden 100 koyun
geçirmiş ve içlerinden birisi kurban olarak kesmiş bu durumdan kurtulmuşlardır.
![]() |
Yaban Adamı Temsili Fotoğraf |
Köy içinde bu durumu
çok uzak olmayan mesafelere haberdar etmek için ıslık ve eskiden yöremizde
yaygın olan kuş dili kullanılırdı. Kuş dili yöremizde halkın zorunlu şartlardan
geliştirdiği birbiri ile yardımlaşma durumlarında kullandığı karmaşık olmayan
cümlelerin kurulduğu bir dildir. Köylerde önemli haberleri duyurmak için karşı
vadide olanlara kuş dili ile seslenme yapılırdı, ekine giderken yardım istemek,
fındığın bittiğini diğer fındık toplayanlara duyurmak için kullanılan bir
dildir. Genç neslin çok az bildiği bir dil olan kuş dili, Giresun’un Kuş
Köyün’de halen etkin olarak kullanılmaktadır ve belli dönemlerde haberlere konu
olmuştur.https://www.youtube.com/watch?v=cIUMgCqus24
Dil olarak kendi
içerisinde farklılaşan Karadeniz Bölgesinde Trabzon’un kendine has kelimeleri
de vardır. Bunlardan birisi de “Ula” kelimesidir. Bu kelimenin kökeni Arapça
olup; birinci, şeref sahibi erkek ve kadın anlamlarını taşır. Dışarıdan kaba
bir kelime gibi duran “ Ula “ Trabzon’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet
tarafından fetihte büyük mücadele veren Trabzon halkına verdiği bir unvandır.
Bir benzeri Erzurum’un “ Dadaş “ kelimesidir. Dadaş kelimesi koruyan savunan
sahip çıkan anlamına gelir ve Ruslar Erzurum'u işgal edince orayı terk etmeyen
halka verilmiş olan bir unvandır.
Dışarıdan kaba bir
kelime gibi görünen “ Ula” yöre de çok yaygındır. Mesela Hamsiköy’de bir
lokantaya giden amca garsona “ Ula bana bir Hamsiköy Sütlacı” diye seslense bu
ayıplanacak bir durum değildir ancak dışarıdan gelmiş bir turist bunu böyle
algılamayacaktır. Ula kelimesini küçükler büyüğüne kullanınca bir kabalık
ortaya çıkabilir sadece.
Bu arada Hamsiköy
demişken; burası Trabzon’ un Maçka ilçesine bağlı bir köydür. Köyün ismindeki
hamsi aslında Arapçadan gelmiş olan Hamse’dir. Hamse Arapçada “ Beş” manasına
gelir. Hamsiköy birbirine yakın beş yerleşim yerinin birleşmesi ile meydana
gelmiştir ve zaman içerisinde burada ki hamse kelimesi yörenin simgesi olan
“Hamsi” ye dönüşmüştür ve köy isimlerinin Türkçeleştirilmesi çalışması sonucu
resmiyete dökülmüştür. Ve diyarımızda sütlacı en güzel yiyebileceğiniz yer
Hamsiköy’dür.
![]() |
Hamsiköy Yol Haritası |
![]() |
Hamsiköy Sütlacı |